BASINA VE KAMUOYUNA
Tarih: 10.12.2014 | Okunma Sayısı: 3993

 

                                                                             BASINA VE KAMUOYUNA

 

                 İnsan hakları; evrensel, kültürel ve siyasi hayatta önemli bir rol oynamaktadır. Bütün insanların sahip olduğu temel hak ve özgürlükler olarak tanımlanan insan hakları, yıllar boyunca dünya gündeminin en önemli unsurunu oluşturmuştur.  İnsan hakları, insanın sahip olduğu devredilemez, ihlal edilemez, doğuştan gelen ve evrensel hakları kapsar. İnsan hakları insan olmaktan dolayı sahip olunan ve doğrudan insanlık onurunu korumayı amaçlayan bir takım özel haklardır. İnsanlık onurunu korumayı amaçlayan insan hakları, devletin var oluş nedenlerindendir. Devletin temel görevi insan hak ve özgürlüklerini korumaktır.

 

               İnsan Hakları; siyasi, ahlaki, hukuki, dini, kültürel ve toplumsal boyutları olan disiplinlerarası bir kavram olup tarihsel kökleri de insanlık kadar eskidir. Tarihi incelersek ilk ve ortaçağda insan onuruna yakışmayan birçok olayların olduğunu görürüz. İnsanlar bu çağlarda mal gibi alınıp satılmışlar, birçok işkencelere uğramışlar, yargılanmadan mahkûm edilmişler veya keyfi olarak öldürülmüşlerdir. İnsan hakları bir çırpıda oluşmadığı gibi günümüze kadar çeşitli aşamalardan geçerek gelişmiştir. 1215 tarihli Magna Carta’nın ardından  17. ve 18. yüzyıllarda temelleri atılmaya başlanan insan hakları; İngiliz ve Amerikan Hak Bildirileri, 1789 Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi klasik hakları tanıyan ilk önemli belgelerdir. İnsan Haklarının uluslar arası düzeyde tanınması ve güvencelere bağlanması çalışmalarına 20. yüzyılda, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında girişildi. 1919 yılında kurulan Milletler Cemiyeti’nin öncülüğünde başlatılan evrensel düzeydeki çalışmalar daha çok insancıl bir savaş hukukunun ilk temellerinin atılmasına yönelikti. Bu çerçevede örneğin savaş kurbanlarının korunmasını ve uluslar arası düşmanlıkların giderilmesini amaçlayan bildiri ve sözleşmeler hazırlandı. 1919 da kurulan Uluslar arası Çalışma Örgütü de ( ILO) iki dünya savaşı arasındaki dönemde çalışma yaşamı ve iş ilişkileri alanında önemli düzenlemelere girişti. II. Dünya Savaşının demokrasi cephesinin zaferiyle bitmesi insan haklarında yeni açılımlara olanak tanıdı. O dönemin savaş suçluları, aynı zamanda insanlığa karşı işledikleri suçlardan da yargılandılar. Savaş sonrası, dönemin insan hakları açısından en önemli olayı Milletler Cemiyeti yerine Birleşmiş Milletlerin kurulması olmuştur. 1945’te Birleşmiş Milletler’in (BM) kurulmasıyla insan hakları kurumsal olarak da dünya politikasına girmiştir. Zira BM Şartı’nın ilk maddesi, BM’nin dört görevi arasında insan haklarını geliştirmeyi de vurgulamaktadır. Daha sonra kurulan İnsan Hakları Komisyonu, Evrensel İnsan Hakları Beyannamesini (EİHB) hazırlamış ve modern insan hakları belgelerinin temel referansı haline gelen Beyanname, 10 Aralık 1948 tarihinde BM Genel Kurulu tarafından kabul edilmiştir. BM Genel Kurulu tarafından 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen Evrensel İnsan Hakları Beyannamesinden günümüze onlarca metin, insanlığın hizmetine sunulmuştur. Hem küresel hem de bölgesel düzeyde dünyada sivil, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel haklar ile ilgili onlarca anlaşma, bildirge ve sözleşme için ilham kaynağı olan İHEB, insan hakları tarihinde bir dönüm noktasıdır. Beyannamenin başlangıç bölümünde belirtildiği gibi, insan haklarının etkin biçimde korunması tüm halklar için bir ortak başarı ölçüsüdür. İnsan Hakları Bildirisi kabul edildikten sonra insan haklarını geliştirme koruma ve uygulama konusunda yeni anlaşmalar yapılmış ve bildiriler yayımlanmıştır.

 

                    Türkiye’de insan haklarının tanınması yolunda ilk adımlar 1839 Tanzimat Fermanı, 1856 Islahat Fermanı, 1876 Kanun-ı Esasiyle atıldı. II. Meşruiyet döneminde yapılan bazı Anayasa değişiklikleri ile bazı yeni haklar  ve güvenceler sağlandı. 1921 Anayasası hak ve özgürlüklerle ilgili hükümler içermiyordu ama bu anayasanın yürürlükte olduğu dönemde 1876 Kanun-i Esasinin bu konudaki hükümleri yürürlükteydi. 1924 Anayasası doğal haklar anlayışından esinlenerek bazı temel hak ve özgürlüklere yer verdi. Ama bunların korunması konusunda açık güvenceler olmadığı gibi, sosyal haklar da bu listede yer almıyordu. 1961 Anayasası temel hak ve özgürlükler listesini çağdaş ölçülerle düzenledi ve sosyal haklara da geniş bir şekilde yer verdi. Ayrıca devletin nitelikleri arasına insan haklarına dayalı olma gibi bir temel ilke de getirdi. Günümüzün 1982 Anayasası kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak; kişinin temel hak ve hürriyetleri, siyasi, sosyal ve ekonomik hakları alanında düzenlemelere yer vermiştir.  Türkiye İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini 27 Mayıs 1949 yılında kabul etmiştir. 10 Aralık 1948 tarihinde İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilmesi dolayısıyla dünyada her yıl 10 Aralık tarihi, İnsan Hakları Günü olarak kutlanır.

 

                   Günümüz dünyasında insan hakları noktasında tavizlerin verildiği görülmektedir. Salt kağıt üzerinde düzenlemelere yer verilip uygulamada hareketsiz kalınması kabul edilebilir değildir. Filistin, Suriye ve Irak Halklarına son zamanlarda yaşatılanlar büyük bir insan hakkı ihlali olup bunların durdurulması ve sonlandırılması için gerekenlerin yapılmasını diliyoruz. Ülkelerinde yaşadıkları iç savaş dolayısıyla ülkemize sığınan milyonlarca mülteciye kucağını açmış ve tüm imkanlarını seferber etmiş ülkemizin yaptıklarını izlemeleri yerine, bu insani etkinlikte bir nebze de olsa başka ülkelerin de katkı sağlamasını umut ediyoruz.  Yine Birleşmiş Milletlerin daimi üyesi olan Amerika’da, son zamanlarda siyahîlere yönelik muameleler insanlık dışı olup bu hususta gerekenlerin yapılmaması kaygı vericidir.  İnsan, haklarıyla vardır.  Dünyanın herhangi bir yerinde insan hakkı ihlali varsa görmemezlikten gelmemeliyiz. İnsan hakları savunuculuğu kanuna dayanan baromuz da her türlü insan hakkı ihlalinin karşısında durmaya devam edecektir. Che’nin dediği gibi “Başkasının yüzünde patlayan tokadı kendi yüzümüzde hissetmeliyiz.”

                 Herkesin onurlu, eşit, özgür ve insanca yaşayabildiği bir dünya temennisi ile…

 

İnsan Hakları Komisyonu Başkanı            İnsan Hakları Yürütme Kurulu Üyesi

 AV. Neşe YÜKSEL TARHAN                        AV. BİRCAN BARLAK

 

                                                Baro Başkanı

                                                  Av. Enis GÜL

25.11.2024
AV. GÜLHAN BAYRAM SEKMEN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.