DANIŞTAY KARARI
Tarih: 7.04.2011 | Okunma Sayısı: 2317

T.C.

D A N I Ş T A Y

SEKİZİNCİ DAİRE

Esas  No   : 2009/6614

Karar No   : 2011/982

 

                Davacı                   :

                Vekilleri                : Av. &S230;- Av. &S230;

                Davalı                    : Milli Eğitim Bakanlığı  -  ANKARA

                Davanın Özeti    : Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin ''Öğrenci Andı'' başlığını taşıyan 12. maddesinin; Anayasaya, uluslararası sözleşmelere ve insan haklarına aykırı olduğu, tercih hakkının kaldırıldığı, yasal dayanağının bulunmadığı öne sürülerek iptali istemidir.

                Savunmanın Özeti: Usul yönünden, davacının dava açma ehliyetinin bulunmadığı ve süresinde açılmayan davanın süre aşımı nedeniyle reddi gerektiği; esas yönünden, Anayasa ve üst hukuk normlarına aykırılık bulunmadığı, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.

                Danıştay Tetkik Hakimi &S230; Düşüncesi : Hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

                Danıştay Savcısı &S230; Düşüncesi :  Dava, Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin "Öğrenci Andı" başlıklı 12. maddesinin iptali istemiyle açılmıştır.

                Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Başlangıç" bölümünde; Türk Vatanı ve Milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasanın, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; &S230; Hiç bir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve &S230; Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta sulh, cihanda sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu belirtilmiş; Anayasanın, 4. maddesi uyarınca değiştirilmesi mümkün olmayan ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan 2. maddesinde ise, Türkiye Cumhuriyetinin, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olduğu kurala bağlanmıştır.

                Uyuşmazlık konusu Yönetmeliğin dayanağını oluşturan, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının "Genel Amaçlar" başlığını taşıyan 2. maddesinin 1. fıkrasında; "Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan; insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki  temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek";genel amaçlar olarak sıralanmış, aynı Yasanın"Özel amaçlar" başlığını taşıyan 3. maddesinde de; "Türk eğitim ve öğretim sistemi, bu genel amaçları gerçekleştirecek şekilde düzenlenir ve çeşitli derece ve türdeki eğitim kurumlarının özel amaçları genel amaçlara ve aşağıda sıralanan temel ilkelere uygun olarak tespit edilir." hükmüne yer verilerek Türk Milli Eğitiminin temel ilkeleri maddeler halinde belirlenerek, Yasanın 10.maddesinde; "Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk Milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlak ve Milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir." kuralına yer verilmiştir.

                Yönetmeliğin dava konusu 12. maddesinde ise, ilköğretim okullarında öğrencilerin, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca öğrenci andını söyleyecekleri kurala bağlanmış; bu and: "Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!" olarak belirlenmiş; yabancı uyruklu öğrencilerin öğrenci andını söyleme zorunluluğunun bulunmadığı belirtilmiştir.

                Türk Milleti tarafından, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunan Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında açık olarak belirlenen Genel Esaslar ile Milli Eğitim Temel Kanununda belirlenen Türk Milli Eğitiminin Temel İlkeleri uyarınca dava konusu öğrenci andında yer alan ifadeler belirlenmiştir. Bu çerçevede öğrenci andında yer alan ifadelerde Anayasaya, Milli Eğitim Temel Kanununa ve İlköğretim ve Eğitim Kanununa aykırılık görülmemiştir.

                Ülkenin geleceğini oluşturacak yeni nesillerin, Anayasaya ve hukuka saygılı iyi bir yurttaş olarak yetişmelerinin sağlanması, dürüstlük ve çalışmanın yüceliğini kavramış, karşılıklı sevgi ve saygı ile evrensel değerler ve insan haklarına saygılı olmayı öğrenmiş, vatan ve ulus sevgisi kazandırılmış ve bu yüce değerlerle donatılmış bir nesil yetiştirilmesinin tüm insanlık ve ulusumuz için taşıdığı önem dikkate alındığında, bu andın, her gün dersler başlamadan önce ilköğretim okullarında topluca söylenmesinde hukuka aykırılık görülmemiştir. Eğitim ve öğretimin ana çerçevesinin her gün derslerden önce ilköğretim öğrencileri tarafından dile getirilmesinde ve öğrencilerin bu yüce değerlerle donatılmasında, insan haklarına aykırılık bulunmamaktadır.

                Dünyadaki tüm medeni uluslar, kendi vatandaşlarına, insanlık değerlerini, vatan ve ulus sevgisini öğretmekte, Devletin şekli olarak benimsenen yönetim biçiminin niteliklerini anlatmakta ve bu değerlerin vatandaşlarına öğretilmesi ve benimsenmesi için farklı eğitim ve öğretim programları uygulamaktadır. Bu çerçevede, Öğrenci andının her gün, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde bulunan ilköğretim okullarında, yabancı uyruklu öğrenciler kapsam dışında tutularak, okutulmasının Türk İlköğretim sistemin bir parçası olarak değerlendirilmesi gerekir. Bilginin tekrarlanma suretiyle öğretilmesi de bir eğitim yöntemidir.

                Davacı, öğrenci andının Türk ırkını esas aldığı ve zorla okutulduğu yolundaki iddialarla bu davayı açmıştır. Oysa, Türkiye Cumhuriyetini kuran ve Türkiye sınırları içinde yaşayan halka Türk Milleti denilir; "Türk" ve "Türk Milleti" ifadeleri belli bir ırkı tanımlamaz. Bu nedenle, davacının ırk esasına dayanan bu hatalı söylemi, insanlık değerleri dikkate alındığında ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesindeki herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğuna ilişkin ilkeler çerçevesinde kabul edilemez niteliktedir.

                Açıklanan nedenlerle davanın reddi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

                Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü.

                Dava; Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin ''Öğrenci Andı'' başlığını taşıyan 12. maddesinin iptali isteminden kaynaklanmıştır.

                Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının "Başlangıç" kısmında; "Türk Vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve Yüce Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü belirleyen bu Anayasa, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatark'ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve onun inkılap ve ilkeleri doğrultusunda; &S230;Hiç bir faaliyetin Türk Milli menfaatlerinin, Türk varlığının Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında koruma göremeyeceği&S230; Topluca Türk vatandaşlarının milli gurur ve iftiharlarda, milli sevinç ve kederlerde, milli varlığa karşı hak ve ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve hürriyetine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve kardeşlik duygularıyla ve "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine hakları bulunduğu; &S230; TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur." düzenlemesine yer verilmiştir.

                Anayasanın 10. maddesinde, herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu düzenlemesi yer almış; 66. maddesinde ise, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür, hükmüne yer verilmiştir.

                Dava konusu Yönetmeliğin dayanağı 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Yasasının " Genel amaçlar" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasında Türk Milletinin bütün fertlerini, "Atatürk İnkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı; Türk Milletinin milli, ahlaki, insani ve manevi ve kültürel değerlerini benimseyen, koruyan ve geliştiren; ailesini, vatanını, milletini seven ve daima yüceltmeye çalışan, insan haklarına ve Anayasanın başlangıcındaki temel ilkelere dayanan demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devleti olan Türkiye Cumhuriyetine karşı görev ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek" Türk Milli Eğitiminin genel amaçları arasında sayılmış, aynı yasanın "Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Atatürk Milliyetçiliği" başlıklı 10. maddesinde ise, "Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk İnkılap ve İlkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır. Milli ahlak ve milli kültürün bozulup yozlaşmadan kendimize has şekli ile evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve öğretilmesine önem verilir." kuralı yer almıştır.

                Milli Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin dava konusu "Öğrenci andı" başlıklı 12. maddesinde, İlköğretim okullarında öğrencilerin, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca öğrenci andını söyleyecekleri belirtilmiş, aynı maddede öğrenci andı;

                "Türküm, doğruyum, çalışkanım, İlkem; Küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türküm diyene!" olarak belirlenmiştir.

                Anayasamızın başlangıç kısmında ve 1739 sayılı Yasada belirtilen amaçlar doğrultusunda, Türk Devletini ve Milletini ebediyete kadar yaşatacak, çağdaş uygarlığın ve medeniyetin ortağı ve öncüsü yapacak, toplumun ve kişilerin refah, huzur ve mutluluğunu sağlayacak yeni nesillerin yetiştirilmesi milli eğitim sistemimizin temel amacıdır.

                Ülkemizin geleceği olan yeni nesillerin Anayasamızda ve 1739 sayılı Yasada yer alan amaçlar doğrultusunda yetiştirilmelerine ve yeni nesillere Türk Devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik, Anayasamızda ve Yasalarımızda yer alan ifadelerden oluşan dava konusu öğrenci andında dayanağı Anayasa ve Yasa maddelerine aykırılık bulunmamaktadır.

                Her ne kadar davacı tarafından, öğrenci andının bir ırkı esas aldığı, zorla okutulduğu iddialarına yer verilmiş ise de; "Türk" kelimesi bir ırkın değil, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde yaşayan dili, ırkı, rengi, cinsiyeti, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi ne olursa olsun tüm vatandaşların bir araya gelerek oluşturdukları ve herkesi kapsayan ve kucaklayan milletin ortak adı olup, aksi yöndeki davacı iddialarına itibar edilmemiştir. Nitekim Anayasamızda bu hususun vurgulanması bakımından, Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin herhangi bir ayırma tabi tutulmaksızın Türk olduğu belirtilmiştir.

                 Açıklanan nedenlerle davanın reddine, yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, posta ücretinden artan 28,00 TL'nin istemi halinde davacıya iadesine, 18.2.2011 gününde oybirliği ile karar verildi

19.09.2024
AV. GÜLHAN BAYRAM SEKMEN
BARO BAŞKANI

© Web sitesi hizmeti Türkiye Barolar Birliği tarafından verilmektedir.