Aşağıda imzası bulunan Doğu ve Güneydoğu Bölge Barolarının Şanlıurfa’da yaptığı toplantıda gündemde bulunan hukuki, mesleki ve diğer bir dizi konu ele alınmış, varılan sonuçları kamuoyuyla paylaşma gereği duyulmuştur.
1. Öncelikle “çözüm süreciyle” birlikte başlayan çatışmasızlığın bölgemizde ve ülke sathında yarattığı rahatlama ve beklentinin önemi ile mutlaka devamının gerektiğinin altını çizmek istiyoruz. Çözüm sürecinin siyasi kaygılardan uzak ahlaki bir zeminde sürdürülmesi gerekir. Türkiye toplumunu yakından ilgilendiren bu meselede siyasi partilere ve STK’lara önemli sorumluluk düştüğü kanaatindeyiz. Çözüm çabalarının, ülkenin peş peşe gireceği yerel, cumhurbaşbaşkanlığı ve genel seçimlerin atmosferinden etkilenmeden sürdürdürülmesi gerektiğini, bunda çözümü sürdüren aktörlere büyük görev düştüğünü, aktörlerin süreci akamete uğratacak üslup ve tehdit dilinden uzak durmalarının hayati önem arzettiğini hatırlatmak istiyoruz.
2. Bununla birlikte, açıklanan paketin atılacak adımlara dair niyetleri ve çerçeveyi gösteren bir açıklama niteliğinde olduğunu dikkatten kaçırmadan, belirtmek istiyoruz ki; açıklanan son “Demokratikleşme Paketi” bölge insanında ve kamuoyunda oluşan beklentileri karşılamaktan uzaktır. Bu bakımdan demokratikleşme paketinin bölge insanında hayal kırıklığı yarattığını da ifade etmek istiyoruz. Tarihsel bir yaklaşım olarak Osmanlı’dan beri sorunları zamana yayarak çözme yaklaşımı, kamuoyunda samimiyet sorgulanmalarıyla birlikte çözümsüzlük kaygılarını da beraberinde getirmektedir.
3. Kürt sorununun çözümü noktasında irade beyan eden hükümetin demokratikleşme ve çözüm süreci bağlamında yaptıklarını önemsemekle birlikte, paketin aksine anadilde eğitim hakkının eşitlik hukuku temelinde kamu okullarında devlet tarafından yerine getirilmesi gerektiğini ve bu durumun Anayasal güvenceye bağlanmasının; İnsani, ahlaki ve hukuki bakımdan zorunlu olduğunu tekrar vurgulamak istiyoruz.
4. Demokratikleşme paketinden kamuoyunun beklentileri arasında yer alan farklı inanç ve grupların, özellikle de Alevilerin Cemevlerinin statüleri hakkında irade ortaya konulmamasının ciddi hayal kırıklığı oluşturduğunu vurgulamak istiyoruz.
5. Bilindiği üzere çözüm sürecinin nihai hedefi Kürt sorununu çözmektir. Ancak Rojava ve Türkiye sınırları içerisindeki akraba Kürtler arasında örülen ve adeta Berlin Duvarını andıran sınırdaki duvar inşası çözüm sürecine aykırı yönde ilerleyiş anlamına gelmektedir.
6. Sanıkları devlet görevlisi olan bazı faili meçhul cinayetlerin faillerinin yargılandığı davalar “güvenlik gerekçesiyle” binlerce kilometre uzakta bulunan illere nakledilmektedir. Davaların güvenlik sorunu olmamasına rağmen bu şekilde Fıratın batısına nakledilmesinin sanıkların adaletten kaçırılması anlamına geldiğini ve bu uygulamanın sorumluluğunun Adalet Bakanlığına ait olduğunun bilinmesini istiyoruz. Bu uygulamayla insan haklarının ağır ihlalinden sorumlu olan kamu görevlilerinin suç ve cezadan muaf tutulmasından Adalet Bakanlığı sorumludur.
Kamuoyuna Saygıyla Sunulur.26.10.2013
ŞANLIURFA BAROSU
BATMAN BAROSU
VAN BAROSU
DİYARBAKIR BAROSU
SİİRT BAROSU
ŞIRNAK BAROSU
TUNCELİ BAROSU
KARS –ARDAHAN BÖLGE BAROSU
BİNGÖL BAROSU
BİTLİS BAROSU
MUŞ BAROSU
AĞRI BAROSU
HAKKARİ BAROSU
MARDİN BAROSU